Sendikamız Genel Başkanı Sayın Ahmet Eroğlu, Yıl Sonu mesajını yayımladı.  

Genel Başkanımız Sayın Eroğlu’nun yazısı Şöyle;  

Kıymetli arkadaşlar,

Yılın son günlerini yaşıyoruz. Birkaç gün sonra yeni bir yıla daha girmiş olacağız. Geçen yıl da gelecek yıl da, ömür dediğimiz hayat yolculuğumuzda hem bir umut hem bir müjde hem de bir sonun habercisidir. Bu kubbede hoş bir sada bırakmanın ötesinde de kazancı olmayan bir yolculuktur bu.

İnsanı güzelleştiren kalptir. Kalbi ile düşünebilen, aklını kalbinin hizmetine sokabilen insan, güzel insandır. Kalp sıcaktır. Akıl ise soğuk. İman da akıl sahiplerinin kalbinde değer bulur. Kalpteki güzellik, dışa da sirayet ederse iyi insan ortaya çıkar.

Kapitalizmin en büyük açmazı da buradadır. Kapitalist, kalbi soğuk insanların sistemidir. Orada kalp devre dışı olduğu için, insanın, insanlığın, vicdanın, merhametin, iyiliğin, güzelliğin kısacası insanı insan yapan değerlerin yeri yoktur. Hak ve adalet, kalp ve vicdan sahibi akılların ürünüdür. Ben çalıştım ve kazandım, sen de çalış ve kazan diyen bir insanın, hayır hasenatla, yardımlaşmayla, dostlukla işi olmaz. Bu tür insanlar, küçük dağları ben yarattım edasıyla çalım satarak yeryüzünde yürüdükleri için Allah’ın da ne nefret ettiği kişiler olur da haberleri olmaz.

Para, pul, mevki, makam, evlat, yani hayatımızda bize bahşedilen ne varsa, bir imtihan içindir, olan da olmayan da sınavdadır. Sahip olan, sahip olduğu ile olmayan da yoklukla imtihandadır diye düşünmeyen veya düşünemeyen bir insan, o sınavda başarısız olmuş demektir.

İnsanın bu hayatta yaratıcısına şükretmek için binlerce sebebi vardır. Yaratan, yarattığı bütün mahlukun rızkına kefildir. Son nefesini verinceye kadar, hayat dediğimiz şey insanın nasibini arama yolculuğudur. İnsan nasibini, nasibi de kime isabet edecekse sahibini arar durur. İnsan, gerek beden sağlığı, gerek sahip olduğu ailesi, gerek akrabaları ve komşuları, gerek sahip olduğu işi ve çevresi, gerek aldığı temiz hava, o ya da bu gibi yüzlerce sebeple yaratıcısına şükreder.

Kapitalist ise, vermediği veya mahrum bıraktığı ile utanması ve hicap duyması gerekirken, verdiği az ile kendisine teşekkür edilmesini bekler. Olmayanların halini göstererek az olana sahip olmanın erdeminden bahseder. İşsizler ordusunu göstererek iyi kötü geçimini sağlamanın mutluluk sebebi olmasını bekler. Kendisinin de o işsizler ordusunda yer almadığı için teşekkürü hak ettiğini düşünür. Vermesi gerektiği halde vermediğinin hesabını yapmak yerine, elinin öpülmesini, saygı duyulmasını, alkışlanmasını ve sevilmesini talep eder.

İyi insanın, iyiliği dokunan insan olması gerektiğini bilmez. Çağımızın modern sosyal sorumluluk sahibi insanın yaptığı birkaç küçük sosyal projede yer almayı, mübarek gün ve gecelerde mesaj yayınlamayı, arada bir umre ziyareti yapmayı, süslü salonlarda yazılı kağıttan güzel cümleler okumayı, şahsına ait olması gereken ve şahsını alakadar etmesi gereken namaz kılmak, oruç tutmak, örtünmek gibi ibadetlere sahip olmayı, iyi insan olmak zanneder.

Halbuki, iyi insan; hayatına dokunan ne varsa, çevre ve insan, her şeye kalbi ile dokunandır. Hak ile dokunur, adalet ile dokunur, merhamet ile dokunur, sevgi ve muhabbetle dokunur ve böylece de iyiliği dokunur. Dokunduğu her şeyi güzelleştirir.

İyilik perisi masallarda olur, ancak iyi insanlar ütopik masal kahramanı değillerdir. Onlar, belki de bu yazıyı okuyan arkadaşlarımızdan birisidir; bir iş arkadaşımızdır, bir komşumuzdur, bir yöneticimizdir, bir siyasetçimizdir, ancak sayıları hiç de azımsanmayacak kadar da çoktur.

Yeni yılın, hem iyi insan olmamıza hem de iyi insanlarla muhatap olmamıza vesile olması dileğiyle, 2023 yılının; sağlık, huzur, mutluluk ve bereket getirmesini diliyorum.