Şeytan taşlamaktan salavat getirmeye fırsat bulamıyoruz ki!

Sendikayı kurduğumuz günden beri; bazı arkadaşlarımız tarafından, gerek kendi siyasi düşünceleri, gerek sadece benim şahsi ilişkilerim, gerekse de banka yönetimlerine karşı tutumları nedeniyle, ekibimize ve sendikamıza karşı bir tavır geliştirdiler.

Klasik söylem: Bunlar Sarı Sendika!

Siyaseten, gönlünüzde başka bir sendika olabilir, o sendikanın yetkili sendika olmasını isteyebilir, onun için çalışabilir, ona üye olabilir ve o sendika için üye kazanma faaliyetinde bulunabilirsiniz.

Ancak bunu yapan, başka bir sendikanın Başkanı olan, yetkili olduğumuz bankaların şube müdürü oldukları halde o sendikaların yönetim ve denetiminde görev alan müdürlerimiz olduğu gibi, kendi sendikalarına üye olup sendikamıza üye olmadıkları için de dayanışma aidatı ödemek suretiyle sendikamızca imzalanan toplu iş sözleşmesinden yararlanan arkadaşlarımız da var. Kendilerini, açık ve net olarak yaptıkları çalışmalardan dolayı tebrik ediyorum. Net ve dürüst bir şekilde doğru işler yapacağına inandıkları sendikaları için çalışmaktadırlar.

Bazı Arkadaşlarımız ise, o sendikaya üye değil, bizim sendikamıza üye değil ve başka bir sendikaya da üye değil, toplu iş sözleşmesinden de dayanışma aidatı ödemek suretiyle faydalanıyorlar. Bu arkadaşlarımızın yaptığı en başarılı iş ise (!) ; her UYS sınav döneminde ya da zam dönemlerinde, gerek sosyal medya paylaşımlarında gerekse de kapalı gruplarda, “Sarı Sendika veya Sendikadan istifa” çağrısı yapmaktır.

Buradan açıkça çağrı yapıyorum: Kim, Nerede, Ne zaman ve Kiminle, kapalı kapılar ardında, üyelerimizi hatta üye olmayan çalışma arkadaşlarımızı sattığımızı görmüşse, şahit olmuşsa veya verilecek hangi sosyal veya mali hakkın önünde engel olmuşsak, hangi problemin çözümünde devreye girmemişsek, hangi arkadaşımıza hangi şekilde zarar vermişsek, bunu ispat etmek size düşer. İspat edemezseniz de açıkça söylüyorum müfterisiniz.

Sayın Hüseyin Aydın’ın Ziraat Bankası Genel Müdürü, Sayın Süleyman Aslan’ın da Halkbank Genel Müdürü olarak görev yaptığı dönemde Sendikamız kurulmuştur.

Madem sarı sendikayız; Neden Sayın Hüseyin Aydın’la bir tek kare imza töreni fotoğrafımız yok? Sayın Ali Fuat Taşkesenlioğlu ile neden bir tek kare imza töreni fotoğrafımız yok ? Genel Müdürümüz Sayın Alpaslan Çakar ve Genel Müdürümüz Sayın Osman Aslan’la neden her hangi bir törende bir fotoğrafımız yok ? Bırakınız TİS imza törenini, madem sarı sendikayız, bankalarımızın kuruluş yıl dönümü vs. gibi törenlerinde bizde yer almıyoruz.

Bir bankamız, son dönemde yaşanan ekonomik kriz nedeniyle personeline yapacağı yeni bir ödemeyi duyururken;  “Daima gönül birliği içinde “benim bankam, benim sendikam” sloganıyla özel ve güzel bir aile olarak…” ifadesiyle oradaki yetkili sendikayı baş tacı yaparken Kötü mü yapıyor? Kesinlikle güzel bir paylaşım ve çalışanlara şu mesajı veriyor; ‘Bir probleminiz olduğunda ya da bir talebiniz varsa sendikanıza iletin, biz onlarla görüşerek çözüme kavuştururuz.’

Hiç kimsede çıkıp bu nasıl sendika demiyor! Hiç kimse bu sendika sarı sendika demiyor! Doğru olan da denilmemesidir. Sendika çözüm ortağıdır. İşverenle birlikte el ele verip, sorunları çözmek ve talepleri yerine getirmek için gayret eder.

Biz de kurumlarımızı, bir de kamu bankası olmaları hasebiyle, el üstünde tutarız, yöneticilerimize ve bankalarımıza sahip çıkarız, ancak asli işimizi de unutmayız ve sendika olarak ne yapılması gerekiyorsa onu yaparız. Kimsenin ne siyahı ne de sarısıyız. Banka çalışanlarının her türlü derdi ve problemi, bizim de derdimizdir. Güvenlik arkadaşlarımızın güvenlik masası talebi de, silah tazminatı talebi de, fazla mesai talebi de, giydikleri elbiseler de bizim ilgi alanımızdadır, bankoda ve operasyondaki arkadaşlarımızın dertleri ve talepleri de bizim derdimiz ve talebimizdir.

Artan enflasyon ve hayat pahalılığı, vergi dilimlerinden dolayı uğradığımız kayıp, kira fiyatlarındaki fahiş artış, bazı kentlerimizde aldığımız maaşın tamamını kiraya versek yetmeyeceği, alınacak maaş zamları daha elimize geçmeden fiyat artışlarının gündeme gelmiş olması, bırakınız bir sendikacı olmayı, bir insan olarak muhakkak vurgulamamız gereken konulardır. Sendika olarak da son dönemde yaptığımız bütün görüşmelerin ana omurgasını bu konular oluşturmaktadır.

Maaş promosyonu ödemesi, sigorta paralarının ödenmesi, yol ve yakacak yardımı, silah tazminatı, kasa tazminatı, kreş ödemesi, 3600 ek gösterge, yeşil pasaport hakkı vs gibi konuları görüşmediğimizi ya da bunların yaptığımız görüşmelerde gündemimizde olmadığını kim nasıl iddia ediyor, anlayabilmiş değilim. Bırakınız yukarıdaki hususları, geçmiş dönemde imzalamış olduğumuz toplu iş sözleşmelerinde var olan, son imzalamış olduğumuz toplu iş sözleşmelerinde de bulunan “Enflasyon + 3” uygulaması, o dönemlerde yaşanan enflasyon dikkate alınarak maddeleştirilmiş olup, amaç enflasyonun Yüzde 10-15 bandında seyrettiği bir ortamda, enflasyonun Yüzde 20-30’u kadar bir refah payı almaktı. Ancak şimdi enflasyon ve beraberinde hayat pahalılığı, Enflasyon + Yüzde 3 uygulamasını anlamsız hale getirmiş olup, mümkünse bu Yüzde 3 oranının, asli amacına uygun olarak son açıklanan enflasyonun Yüzde 20 fazlası olarak uygulanması için çaba sarf ediyoruz ve bunu talep ediyoruz.

Ancak o arkadaşlarımızın bazıları, bizim yaptığımız görüşmeleri ve aldığımız cevapları, an be an sosyal medya üzerinden paylaşmamızı bekliyorlarsa, bilsinler ki, biz dedikodu kurumu değiliz. Kurumlarımızda her istediğimiz yetkili arkadaşımızla ve Sayın Genel Müdürlerimizle, istediğimiz zaman görüşme imkanına sahibiz ve kapıları, sizleri temsilen sendikamıza açıktır. Görüşürüz, konuşuruz, ısrarla talep ederiz, bir çözümde karar kılıp sonuca ulaşırız, sonrasında açıklamayı gerekirse kurumlar gerekirse de biz yaparız. Derdimiz üzüm yemek olup, bağcı ile bir problemimiz de yoktur!

Başarılı olup olmadığımız tartışmaya açıktır ancak samimiyetimizi, niyetimizi ve gayretimizi tartıştırmayız!

Kısacası, etrafınızda sürekli olarak ve her fırsatta sizleri sendikanızdan istifaya davet ederek, sendikanızı ve dolayısıyla da sizleri güçsüz duruma düşürerek elimizi zayıflatan ve elde edilecek kazanımları yok etmeye çalışan arkadaşlara şunu söyleyin: Bırakın da salavat getirelim!